Dünyada Ar-Ge’ye (Araştırma-geliştirme) önem veren gerek devletler ve gerekse de özel şirketler rakiplerine fark atmakta, onların önüne geçmektedirler.
Bu konuyu dünya genelinde ele alırsak, kalkınmış ülkeler ile onların Ar-Ge’ye ayırdıkları harcamalar arasında doğrudan ilişki hemen göze çarpacaktır.
Aynı durum nerdeyse tüm ülkelere yayılmış olan dev şirketler için de söz konusudur.
Ar-Ge’nin önemini anlamış kuruluşlardan dikkat çekenlerden biri de Bosch. Bu kuruluş 2016 yılında dünya genelinde yaklaşık 73.1 milyar euroluk (avro) ciro yapmış ve bununda neredeyse yüzde 10’u tutarında Ar-ge harcaması gerçekleştirmiş. Bu oranının ülkemizde yerleşik ve 17 bin çalışanı olan bölümünü de içerdiğini vurgulamak gerek.
Dünyada toplam 390 bin çalışana sahip Bosch, Türkiye’de yaptığı Ar-Ge çalışmaları ile geliştirdiği son teknolojik ürünleri, 40 ülkeye ihraç ediyor.
Ar-Ge’ye ne kadar önem verdiklerini üstüne basarak vurgulayan Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, ülkemizde üzerinde geliştirmeye çalıştıkları en son teknolojik ürünlerin hayata geçirilmesi ve kullanılmaya başlanmasıyla, ihraç edilerek, ülkemize büyük döviz girdisi sağlanacağına dikkat çekti.
Türkiye’de 2015 yılında yüzde 14 büyüme sağlayan Bosch, cirosunu 12 milyar Türk lirasına ulaştırırken, yatırımı da 750 milyon lira oldu. Bu ciro içinde de şirketin genel amacını oluşturan Ar-Ge harcamalarının oranı da yine yüzde 10’lara yaklaşıyor. Bir kuruluşun araştırmaya verdiği bu denli önemin, diğer kuruluşları da harekete geçirerek, bu yönde çalışmaları teşvik ettiğini hatırlatmaya gerek yok. Araştırmaya önem verem ve bu konuda yatırım ile harcama yapmaktan çekinmeyen devlet kuruluşların kalkınması da o ülke vatandaşlarına refah ve gelişmişlik olarak dönüyor.
Yüzde 10 oranında araştırmaya pay ayıran bir kuruluş ile yüzde 1 ayıran, aradaki farkı görerek, kendini çağa uydurma ve rekabet edebilme amacıyla, dünya görüşünü değiştirip, daha akılcı yol izlemeye yöneliyor.